ALPEREN ARICILIK

ALPEREN ARICILIK
ALPEREN ARICILIK

16 Eylül 2013 Pazartesi

EŞEK ARISI MÜCADELESİ (Sinek Avlıyorum)

Arılarımı Kemalpaşaya getirdiğimden bu yana resmen kıyım var. Selamsız takımı gelip sanki hakkıymış gibi arılarımdan birini yakalayıp götürüyor. Yuvasına bırakır bırakmaz bu hareketi yineliyor, ta ki akşam oluncaya kadar. Kendine göre haklılar, yavrularını beslemek zorundalar. İyi de bana balı kim toplayacak, benim bal hakkım ve arılarımın yaşam hakkı ne olacak?
 Bu gidişe bir dur demek gerekiyordu ve dendi. Pazardan bir poşet temizlenmiş balık artıkları ve tarım ilacı satan bir yerden ilaç alındı, eski bir kovan kapağının içine balık artıkları dökülüp, üzerine ilaç gezdirildi. İlk önce hem eşek arıları ve hemde sarıca arılar epey ilgi gösterdi, ama sonra eşek arıları "canlı arı varken bu da yenir mi" diye vazgeçtiler. İkinci gün ortalıkta dolaşan sarıca arı miktarında epeyce bir düşüş gözlendi. Eşek arıları aynı hızda arı toplamaya devam.
 Eşek arılarına yeni bir yöntem geliştirildi; mangal yelleme aletiyle eşek arısına vurup düşürüldü, kömür maşasıyla tutulup ilaca batırıldı ve salındı.
 Yanlız hem vururken ve hem de maşayla tutarken nazik davranmak gerekiyor, ölmesin daha onunla işimiz var.
 Sonra maşadan yere bırakılıyor. Bazısı daha bırakırken uçup gidiyor, bazısı biraz dinleniyor kendine geliyor sonra uçuyor, tabi bir kısmı oracıkta ölüyor. Yuvasına giden eşek arıları kardeşleri temizliyor ve beraber ölüyorlar. Bakalım eşek arısı sayısını makul düzeye indirebilecekmiyim.
 Geçen yıl yediğimiz karpuzların çekirdeğinden kendi çıkmış bir karpuz. Danışmanım Zafer bey daha bir haftası var kesmiyelim diyordu.
 Karpuz kesildiğinde durum buydu, büyük çekirdekli yerli cins karpuz.Çekirdekleri toplanıp seneye tekrar ekilecek.
 Zafer beyin oğlu ile benim oğlum aynı lisede okudular ve şimdi ikiside İstanbuldalar. Oğlum Oğuzhan staj için İzmirde Zafer beyin oğlu Umut ziyaret için İzmire gelmiş, haydi ailece bir araya gelelim dedik, arıların yanında mangal yakıp güzel bir yemek yedik.Zafer bey, eşi, oğulları Umut ve Uğur, ben ve Oğuzhan, eşim işin magazin kısmını halletti, o görünrüde yok.
Yemek sonrası mangal ateşinde fincanda kahvelerimizide hazırladık, gerçi köz biraz geçmişti, kahvelerin hazırlanması epey zaman aldı ama olsun.

11 Eylül 2013 Çarşamba

Yuvaya Dönüş

2013 Afyonkarahisar maceramızı tamamlayıp İzmir/Kemalpa'daki arazime arılarımı getirdim.
 01 eylülde İzmirde bir arkadaşımın oğlunun düğünü vardı, oraya gelince temizlik yapıp daha sonra arıları getirme planı yapmıştım. Pürende yağma olunca evdeki hesap çarşıya uymadı, apar topar soluğu Kemalpaşada aldık. 30.Ağıstosta Kemalpaşadaydım. Arıları koyduğum yerin durumu bu hale gelmiş ben Afyondayken.
 İlk fırsatta arıların olduğu yer motorlu tırpanla temizlendi. Kesilen otlar mecburen oldukları yerde kaldı, rüzgarın bir yerlere götürmesi beklenecek.Bu zamanda yakarak temizlemek çok tehlikeli, allah korusun kontrolden çıkarsa söndürmek mümkün değil.
 Zeytinliğin durumu da görüldüğü gibi çok vahim. Kanyaş otları zeytinleri geçmiş, acilen temizlenmesi gerekiyor.


 Elim değmişken zeytinliği de temizlemek lazım.
 Emekli işi yavaş yavaş 4 günde temizliği bitirdim, zeytinler de ortaya çıktı. Baharda ikinci parsele yeni zeytin fidanı dikmiştim, onların durumu da gayet güzel, kayıp çok değil. Bu sene sulayamadım, seneye inşaallah zeytinlere damlama sistemi döşenecek.
 Daha önce hiç yemediğim şişte ızgara zeytin. Zeytinde közlenir mi desemde, közleniyormuş. Üstelik çokta lezzetli.
Şişte zeytini hazırlayan tarım danışmanım ve arkadaşım Zafer bey ellerine sağlık. 10.09.2013 de arıların kontrolünü yaptım, durumları fena değil, bal ve polen geliyor, çok değil ama idare eder. Akşama da bir çilingir sofrası hazırlayalım dedik.

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Pürendeyim

Ayçiçeği sonrası yaptığım araştırma sonrası bulduğum püren.
 Pürenler tomurcuk polen verip vermeyeceği belli değil ama riske girdim.
 Bölgede bol miktarda var ama polen konusu hala düşündürüyor.
 Buna rağmen arının naklini yaptım.
 Birkaç gün sonra arının kontrolüne giderken yol kenarında bu ağaçla karşılaştım.
 Öğrendiğime göre 600 yıllık bir çam ağacı, kuruyunca insanlar görsün diye buraya getirilmiş ve çürümesini önlemek için ilaçlanmış.

 Öğlen olunca kardeşim kayıntımızı ayarladı sağolsun.
Menüde ızgara biber+ızgara tavuk+ patlıcan salata ve karpuz var. Açık havada güzelce karnımızı doyurduk. Bu arada pürenden azda olsa polen geliyordu bu da sevindiren bir durum. Çam balından önce biraz yavru yaparlar hiç değilse.

15 Ağustos 2013 Perşembe

Temmuz Sonu

Bu yaz Afyonkarahisardayım ve papağanım Cingözde bizimle beraber. 

 Hayvancık küçücük kafesinde epey sıkıntı çekiyor ve İzmirde kocaman kafes boş duruyordu. Afyonkarahisara getirip işe yaramasını sağlamaya çalıştım.

 Kafesin kurulumunu yapıp papağanımı büyük kafese aktardım. Kafesin boyutları tam balkon  genişliği kadarmış, kafes tam geldi.
 İlk geçtiği zaman biraz garipsedi ama sonra çok mutlu olduğunu her fırsatta belirtti. Köyde herkesin gözdesi, gelen geçene laf atıp duruyor. Tek korkum küfür öğrenmesi, gerçi bir kaç kişi küfrettiğini söylüyor ama ben duymadım.
 Arılarım ayçiçeği bölgesine gelince biraz keyiflendiler, bu çıtayı da benim için yapıyorlar, sonra içini de bal doldurcaklarmış, bana söz verdiler:))
 Genel anlamda arıların durumu güzel, haziran ayında karayel arılara epeyce zarar vermişti, temmuz bakalım toparlanmalarına yetecek mi?
 Belge alındıktan sonra ana arı üretim denemeleri de başladı doğal olarak. Tutma oranı %30 gibi oldu genelde ama yapacak birşey yok.
 Transferin birinde 30da 18 gibi fena olmayan bir oran yakaladım, bu tranferde özellikle hızlı davranmaya çalışmıştım. demekki ne kadar hızlı olunusa başarı oranı o kadar artacak.
 Kendi ürettiklerimin yanında dışarıdan da ana aldık mecburen. Aslında bu siparişi Nisan ayında vermiştim ama Temmuzda ancak sıra bize geldi. İstediğim zaman gelseydi bunlardan F2 üretmeyi planlamıştım ama nasip değilmiş. İnşaallah seneye saf alıp F1 üretiriz, tabi zamanında saf alabilirsem, nasip.

Bu ana arı kafeslerinin kovana verilmesi çok rahat, çıta aralamak zorunda kalmıyorsunuz.
 Kabul edilen yumurtlamaya başladı.
 Bir kısmı da kafesten çıkamadan dünyasını değiştirdi.
 Temmuz sonunda hasat yapalım dedik. Arıcının sigara içmeyeni makbuldür, her nekadar kimileri körüğe gerek görmeden sigara dumanıyla arı kontrolü yapabileceğini iddia etsede. Kafes teli üzerinden sigara içen kardeşim Mehmet. İkinci sigarada kafes telini yaktığını kimseye söylemeğeceğime söz verdim, söylemem:))
 Arılıktan çıtaları toplayıp evde kardeşimle sağım yaptık, ben sır aldım o santrafüj makinasında sağım yaptı.
 Daha önce sağım işini başkalarına yaptırdığım için malzeme eksiğim var leğeni sır alma teknesi olarak kullandım.
Bu sene biraz da polen topladım, fazla değil ama bana yeteceğini düşünüyorum.
Bu yaz evde internetim yok, yaptığım bir-iki paylaşımı da internet kafeden yapmak zorunda kaldım.Eylül ayından itibaren sal alemde biraz daha etkin olma şansı bulurum herhalde.

5 Temmuz 2013 Cuma

Ayçiçekleri Açıyor

Anıtkayada  ayçiçekleri kendini göstermeye başladı.Haziran başladığından bu yana karayel çiçeklerin tabir yerindeyse kökünü kazıdı diyebilirim.
 28.06.2013 tarihinde ilk çiçek kendini gösterdi. Tabi bu benim gördüğüm kendini benden saklamış başka bir yerde başka varmıydı onu bilemem.
 Bu yıl Anıtkayada daha önce görmediğim bir canlı var ve arı yiyor. Bilmiyorum belkide eşek arısının bir cinsidir.
Sürekli kovanların çevresinde, arıyı yakalayıp götürüyor.
 Ayçiçeğinin açtığını ispata çabalayan bir işçi arı, her tarafını boyayıp gelmiş.
 2013 karniyol F2 lerimden birisi, yumurtası görüldükten sonra boyanıp kanadı kesildi. Bu sene ana tutturmakta zorlanıyorum. Ana kovanda doğuyor olgunlaşıyor ama yumurtlamasını beklerken ana yok oluyor. Etrafta arı kuşu da yok ama çiftleşme uçuşunda kim hallediyor bilmiyorum.
 Çiçeklerin sayısı her geçen gün artıyor.
Tarlanın birisi iyice kendini göstermeye başladı.
Bu tarlada nohut içinde çıkmış bizde kadın düğmesi denen bitki açmış ve epeyce var.
Arı bu bitkiden hem polen ve hemde bal alıyor.
03.07.2013 tarihinde ayçiçekleri "yettim arıcı merak etme" diyordu. Bu sene bölgede ayçiçeği fazla inşaallah izmire boş dönmeyiz.

20 Haziran 2013 Perşembe

Ana Arı Üretim Sertifikamı Aldım

Nisan ayında Giresun Arıcılar Birliğinin düzenlediği Ana Arı Üretim Kursuna katılmış, kurs sonunda sınava katılıp İzmire dönmüştüm.

Kurs sonunda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından adıma düzenlenen sertifika elime ulaştı. Artık ben de ana arı üreticisi olmaya hak kazandım. Tabi ki ana arıyı sertifikanın üretmediğinin farkındayım. Bu yılı ana arı üretimi denemeleriyle geçirmeyi ve seneye nasip olursa bir ucundan bu işin içine girmeyi planlıyorum. 

Mayıs Böyle Geçti

Bilgisayarımdaki bir problem ve İzmirden ayrıldığımdam dolayı epeydir blogdan ayrıyım. Şükür kavuşturana.
 Nisan ayındaki Ana Arı Üretim Kursu sonrası mayıs başında janter yöntemiyle ana arı üretim denemesi yapıldı. Anayı plastik hazneye yumurtlatmak için epeyce bir uğraş gerekti ama sonunda başardım. Larva düzeyine gelince tarnsfer yapıldı. Transfer çok kolay bu yöntemde, ancak arıların larvalara bakımı zayıf, birçoğu yumurta seviyesinde kurumuştu. Kovan çok kuvvetli değildi ben suçu ona buldum.

 Başkanı olduğum Anıtkaya Kültür ve Dayanışma Derneği adına düzenlediğimiz Çanakkale gezisini gerçekleştirdik. Çannakkaleye katılım güzeldi, 4 otobüs 135 kişi tam dolu olarak gittik. Benim dördüncü gidişimdi, her gidildiğinde eksik kalmış bir bilgi tamamlanıyor, hala gitmeyen varsa her Türkün mutlaka görmesi gereken bir yer. Bizlerin yaşaması için hangi bedellerin ödendiğini anlıyor insan.
 Arıcı her yerde arıcı, orada da bulduk çiçek-arı muhabbetini.

  
 Biz dört otobus insan 135 kişinin gürültüsüne aldırmadan çimlerin üzerinde yatan biri var.

 O kadar uykusu var ki yanına gidip dokunduğum halde umurunda olmadı:))
Janter yönteminde transfer edilen 30 larvalı iki çıtadan birisinden 12, diğerinden 9 ana tuttu. Zamanı geldiğinde bölme yapılarak analar verildi.
 
Bu arada kışın saklanan petek dolu kovanların bir kısmı güvelenmiş :(
Güvelenen çıtalara gereği yapıldı.

 Çanakkale gezisi sonrası arıların Afyonkarahisar'a taşınmasına  sıra geldiğinde o işi de hallettik.

 
 Arılar Arpa Buğday ekili alan yakınına kondu, daha sonra ayçiçeği bölgesine taşınacaklar. Polen ve nektar gelişi güzeldi.

26 Mayısta derneğimizin pikniği vardı, Dernek Yönetim Kurulu ile açılış konuşması yaparken.
Pikniğimize parasal destek sağlayan ve vefat eden üyelerimizin yakınlarına plaketleri verildi.
 
Ayfonkarahisar Anıtkaya Kasabasından gelen zeybek ekibi oyunlarıyla güzel anlar geçirmemizi sağladı.
 Yaptırdığımız tavuklu pilav katılanlara ikram edildi.
Halat çekme yarışmasına ilgi yoğundu, mızıkma olmadı da değil hani:)) Yok zemin düz değilmiş haksızlık olmuş, zemin için kepçe mi soksaydık yani, olanla idare ettik işte :))

Katılımcılara çekilişle bir çok hediye dağıttık.


Yönetim Kurulu olarak bizde kurtlarımızı dökelim dedik.
Pikniğe katılım 350-400 kişi civarındaydı, katılan herkes memnun ayrıldı diye düşünüyoruz. Bize gelen bilgiler teşekkür tarzındaydı, şikayet belirten olmadı. Bize ulaşan şikayet ilk gelişte herkes kendi ihtiyacından fazla masa sahiplenmesiydi, daha sonra o sıkıntı da ilave masa bulunmasıyla çözüldü.
Bir şey yapmamış gibi olsamda epey yoğon geçen bir aydı. Ali Türk hocanın dediği gibi mayıs ayında "yardırdık".